Merhaba Bugün HTML5 hakkında konuşacağız. Özellikle, tam olarak ne olduğunu ve neden onun yerine HTML1 kullanmadığımızı. HTML nedir? HTML'in açılımı, Hiper Metin İşaretleme Dili. İşaretleme dilleri gerçekten de çok yaygın. Programlama dilleriyle aynı değiller, belgeleri işaretlemek ve notlandırmak için etiketler kullanan özel dillerdir. HTML dilinde etiketlerin amacı, tarayıcıya başlıkların, görüntülerin, listelerin, linklerin vs. nereye konulacağını söylemektir. Bir .HTML dosyası, özel bir dosya çeşididir. Özel dosya uzantılarından görmüşsünüzdür. .doc uzantılı bir dosya açtığınızda, bilgisayarınız onun MS Word ile açılacağını bilir. .ppt uzantılı bir dosya gördüğünüzde bilgisayar bilir ki bu bir sunum dosyasıdır ve MS Power Point ile açılır. Aynı şekilde, bilgisayar .html dosyası gördüğünde, bilir ki bu dosya Chrome, Firefox veya Safari gibi bir tarayıcıda açılır. Tarayıcınız bu dosyanın nasıl okunacağını ve ekranda nasıl gösterileceğini bilir. Dahası, HTML etiketleri ekran okuyucularının ve diğer desteklenen cihazların veriyi, yeni ve özel yollarla sunmasına imkan sağlar. HTML, İngilizce'ye bayağı benzer, hakkında fazla bilginiz olmasa da anlayabilirsiniz. Şuradaki HTML örneğine bakalım. Çoğu, tipik İngilizce'dir. "Şu bir önemli başlık!!" veya "Merhaba." Kurs sayfasına yönlendiren bir link ekleyeceğim. Yakından bakarsanız, tarayıcıya malzemenin nasıl gösterileceğini söyleyen kısa etiketler eklediğimizi göreceksiniz. Mesela,

başlık etiketidir. Trayıcıya diyor ki: Hey bu önemli bir şey. Bunun fontunu büyük yapmak istiyorum ve desteklenen cihazların kullanıcılarının bunun önemli olduğunu bilmesini istiyorum.

de önemli kısımlar için kullanılır, ama daha az önemliler için.

etiketimiz var, paragraf için. Şurada da anchor etiketi isimli etiketimiz var. Tarayıcıya diyor ki: Bunu sadece metin olarak gösterme, başka bir siteye yönlendiren link de ekle. Burada da tarayıcının kodu yürüttüğündeki çıktısı var. Başlangıçta, HTML öğrenmek genelde, bu gösterdiklerim gibi etiketler hakkında öğrenmek demek. Buna sintaks/sözdizim öğrenmek deniyor. Parantezler ve ters slaş işaretleri nasıl kullanılır, ve onun gibi şeyler. Zamanınızı "bunu doğru mu hatırlıyorum, doğru mu yazdım" diyerek geçirirsiniz. Bu kısa sürer. Hemen sonra, Sintaks hakkında endişe etmeyi bırakır, semantik veya etiketlerin mantığı üzerine düşünmeye başlarsınız. "Bu kullandığım bilgi ne kadar önemli, doğru etiketi mi kullanıyorum?" Birisi sayfama göz attığında, aradığını bulabilir mi? Metini göremese bile, onu bulmak için etiketleri kullanabilir mi? Peki HTML1'e ne oldu? Neden HTML5 isminde bir şey kullanıyoruz? Hadi ilk yıllar hakkında konuşalım. HTML ilk defa, 1990 yılında elektronik dosyaları linklerle bağlantılamak için yazıldı. Bağlantı kurma yolu fikri. Olan şuydu: Biliminsanları interneti, makalelerini listelemek için kullanıyordu, birbirinden bağımsız makalelerden oluşan uzun bir listeniz olabilirdi. HTML size bir makaleyi okuduktan hemen sonra başka bir makaleye geçme imkanı veriyordu. HTML'in hitap ettiği kitle resimde gördüğünüz babam gibi insanlardı, nükleer fizikçiydiler mesela, renkler, resimler ve bilimle direkt bağlantılı olmayan diğer şeyleri çok önemsemediler. HTML herhangi bir platformda çalışacak şekilde düşünüldü. Bunu yapmak için de özel fontlardan, değişik renklerdan, tasarımdan çok içeriği önemsediler. Sonradan, 1993'te, Mosaic ilk grafiksel tarayıcı olarak ortaya çıktı. Bu, görüntü içeren bir tarayıcı fikrini ortaya attı, ve araştırma grupları arasında bunun iyi bir şey olup olmadığı hakkında bir hayli tartışma oldu. Öncüler içerik tabanlı sade bir şey istiyorlardı, herkes ulaşsın diye. Yenilikçiler hayır diyordu. İnsanlar resimleri seviyor, tasarımlardan hoşlanıyor. Hem de içeriği sevdikleri kadar. Bu noktadan sonra, internetin nasıl gelişeceğine dair bir savaş başladı. Mosaic ortaya çıktıktan sonra, internet kullanımı bir patlama yaptı, birçok insan artık araştırma yapmak için değil, ticari amaçlarla interneti kullanmaya başladı. Mosaic'in, Netscape formatında, rakipleri de vardı; Internet Explorer ve diğer tarayıcılar. Bu bizim tarayıcı savaşları dediğimiz şeyin başlangıcıydı. Bu tarayıcıların her biri kendine has etiketler kullanmayı seçti, sadece kendi tarayıcılarında çalışan etiketler. Mesela, kaydırılan metin için marquee etiketi veya sadece bazı tarayıcılarda çalışıp diğerlerinde çalışmayan yanıp sönen metin (blink) etiketi. Diğer bazı özel etiketler her bir tarayıcıda çalışıyordu, ama HTML mantığına terstiler. Mesela metini ortalama veya arkaplan rengi için, font veya center etiketleri vardı. Bu yöntem kötü görünmeyebilir, ama ama bazı bilgisayarlar diğerlerinin ulaşabildiği/çalıştırabildiği renkleri kullanamıyordu. Bu da bazı siteleri berbat gösteriyordu. Bu durum, "en uygun çalıştıran tarayıcı" mesajlarını doğurdu. Bir siteyi ziyaret ettiğinizde, ilk olarak hangi tarayıcının onu en iyi çalıştırdığı iletilir. Aksi takdirde, en iyi performansı edinemezsiniz. Bugün bu tarayıcı savaşları ve en iyi tarayıcı mesajları işi zorlaştırıyor. Bir çok kere bir siteyi ziyaret ettiğinizde, ekstra bir linke tıklamadan, telefondan bütün içeriğe ulaşamayacağınızı görüyorsunuz. Peki neden böyle oldu? Neden çeşitli tarayıcılar HTML kodlarının yaptığı işleri uygulamakta uyuşmayabiliyor? Konu, internetin veya web'in tek bir merkezden yönetilmediğine geliyor. Tabii, bazı ekipler bunu standartlaştırmak için daha etkin roller oynuyorlar. Birinci grup, Internet Engineering Task Force. Değişik ağların nasıl işbirliği yapıp beraber çalışacakları konusuna odaklanıyor. World Wide Web Consortium, HTML veya HTML'in ilerlemesinden ziyade tarayıcıların hangi çeşit etiketleri destekleyip hangilerini desteklememesi gerektiğine yoğunlaşıyor. Son grubumuz da, The Web Accessibility Initiative, insanların internete nasıl bağlandığıyla değil de içeriği aynı şekilde görüntüleyebilmeleri üzerinde duruyor. Mevzumuz olan tarayıcılar böyle bir gelişim gösterdiler. 1990-94 arası hepsi çok basitti, sadece metin tabanlıydı. 93'te görsellerin işin içine girdiğinden bahsetmiştik ve ondan sonra internet bir patlama yaptı. Farklı tarayıcılara uyumluluk meselesi web sayfalarını iyice karıştırdı ve karmakarışık kodlar ortya çıktı. 2000lerin başında tarayıcılar yeniden içerik ile tasarımı ayırma fikrine yöneldi. 2005te, bu kursta öğrendiğimiz, HTML dosyalarını içerik için, CSS dosyalarını da tasarım için kullanmak standart hale geldi. Tarayıcılar ilerledikçe HTML de ilerledi. Bilgisayar dilinde ve teknoloji alanında aldığı şekli yazılımcılar ve geliştiriciler standart hale getirdiler. Yazılımcılar gittikçe daha fazla şey yapma ihtiyacı hissettikçe, tarayıcılar da gelişti. Peki, şimdi neredeyiz? HTML5, W3C ile WHATWG işbirliğinin ürünüdür. Yaptıkları işin sonucu olarak, tarayıcı desteği sağlanırken HTML5'in değerlendirilmesinde şu 4 kural ortaya çıktı. İlk olarak, yeni özellikler şunlara dayanmalı: HTML, CSS (işaretleme dili), DOM ve JavaScript. Daha fazlasına değil. Ekstra eklenti ihtiyaçlarını düşürmeyi istiyorlar. Bir tarayıcının birinin yüklediği bir videoyu çalıştırmaması berbat bir şey. Ayrıca, işaretleme (dili)nin, komutlamanın (scripting) yerini almasını istiyorlar. Bir şeyi yaptırmak için geliştiricilerin kod yazdığı yerde, koddan kurtulmak ve basit bir etiketle onu yapmak için. Son olarak, HTML5 cihaz çeşidinden bağımsız olmalı. Telefon, laptop veya masaüstü kullanmanızdan olumsuz etkilenmemeli. Herkesin bilgiye aynı şekilde erişimi isteniyor. Dersi özet geçersek, kaçırmamanızı istediğim noktalar var. Birincisi, HTML bir programlama dili değil, daha çok, tarayıcıların dosyaları görüntüleme yolu. HTML bir çok içerik çeşidine olanak sağlamak için tasarlandı. Görüntüler, resimler, bağlantılar, listeler. Ve diğerleri. İnternetin tarihinde gördük ki, tasarımcılar bir şey yapmak istedikleri zaman, tarayıcıyı onu yapmaya standartlaşmamış yolla zorluyorlar. İşte, insanların istedikleri ve tarayıcılara yaptırmaya çalıştıkları bu yeni gereksinimleri karşılamak için HTML5'le yeni standartlar geliştiriliyor.